ABD’de Donald Trump yönetimi, bir coğrafi ismi keyfi şekilde değiştirme hırsıyla hem basın özgürlüğüne müdahale ediyor hem de uluslararası teamülleri altüst ediyor. “Meksika Körfezi” adının “Amerika Körfezi” olarak değiştirilmesi yönündeki başkanlık kararnamesi, sadece harita servislerine değil, basın kuruluşlarına da dayatılıyor. Trump’ın talimatına uymayan gazetecilerin Beyaz Saray etkinliklerine katılması engellenirken, teknoloji devleri Google ve Apple, söz konusu isim değişikliğini haritalarına yansıttı.
BEYAZ SARAY’DAN BASINA ZORLAMA
ABD merkezli Associated Press (AP) haber ajansı, Beyaz Saray’ın “Amerika Körfezi” ifadesini kullanmayı reddeden bir muhabirinin Oval Ofis’teki bir etkinliğe alınmadığını duyurdu. AP’nin açıklamasında, Trump yönetiminin ajansa, editöryal standartlarını başkanlık kararnamesine uyumlu hale getirme baskısı yaptığı belirtildi. Açıklamada, bu sansürün Anayasa’nın birinci maddesini ihlal ettiği ve gazetecilik açısından endişe verici olduğu vurgulandı.
Trump yönetimi, medya üzerindeki kontrolünü sıkılaştırarak gerçekleri zorla yeniden tanımlamaya çalışıyor. “Amerika Körfezi” dayatması, Trump’ın basınla savaşındaki yeni bir cepheyi gösteriyor. Daha önce “yalan haber” söylemiyle medya kuruluşlarını hedef alan Trump, şimdi de gazetecileri Oval Ofis’ten men ederek editoryal bağımsızlığı fiilen yok etmeye çalışıyor.
GOOGLE VE APPLE TESLİM OLDU
Trump’ın 20 Ocak’ta imzaladığı kararname sonrası, Google ve Apple gibi teknoloji devleri, haritalarında “Meksika Körfezi” ifadesini “Amerika Körfezi” olarak değiştirdi. Google, güncellenmiş isim değişikliğini resmi devlet kaynaklarını referans alarak yaptığını açıklarken, Apple Haritalar da aynı yolu izledi. Beyaz Saray, Apple’ın değişikliği sonrası X (eski adıyla Twitter) üzerinden kutlama mesajı yayımladı.
Ancak isim değişikliğinin sadece ABD sınırları içinde geçerli olması da dikkat çekiyor. Meksika’dan giren kullanıcılar hâlâ “Meksika Körfezi” adını görürken, diğer ülkelerde iki ismin birden kullanılacağı belirtildi. Bu da Trump yönetiminin, coğrafi gerçeklikleri değil, kendi siyasi ajandasını esas aldığını gösteriyor.
ULUSLARARASI TEPKİLER VE KANADA’DAN UYARI
Trump’ın bu yaklaşımı, ABD dışındaki ülkelerde de yankı buldu. Kanada’dan Prof. Dr. Bothwell, ABD’nin her anlaşmada “ulusal güvenlik” bahanesiyle tek taraflı değişiklikler yaptığını, bu nedenle NAFTA’nın öldüğünü belirtti. Trump’ın uluslararası hukuku ve teamülleri hiçe saydığını ifade eden Bothwell, NATO’dan çekilme ihtimalinin bile tartışılabileceğini vurguladı.
Benzer bir değerlendirme, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Merkezi Haber Ajansı (KCNA) tarafından da yapıldı. Pyongyang yönetimi, Trump’ın “Amerika Körfezi” kararını ABD’nin emperyalist heveslerinin yeni bir göstergesi olarak nitelendirerek, “ABD, çağ dışı hayallerinden uyanmalı ve diğer halkların egemenliğini ihlal etmekten vazgeçmelidir.” açıklamasında bulundu.
PANAMA KANALI VE GRÖNLAND SIRADA MI?
Trump’ın, Körfez’e yönelik isim değişikliği sadece bir başlangıç gibi görünüyor. Daha önce Panama Kanalı’nın yönetimini yeniden tartışmaya açan Trump, Grönland’ı satın alma niyetini de dile getirmişti. “Amerika Körfezi” dayatması, ABD’nin kendi çıkarlarına göre coğrafi ve siyasi gerçeklikleri yeniden şekillendirme girişimi olarak okunuyor.
Özetle, Trump yönetimi kendi ulusal kimlik inşasını haritalardan diplomasiye, basından uluslararası hukuk kurallarına kadar her alanda dayatıyor. Ancak, bu tür keyfi uygulamaların küresel etkileri ve ABD’nin müttefikleriyle ilişkileri üzerindeki yıkıcı sonuçları göz ardı ediliyor. Coğrafi isimleri değiştirerek tarih yazılabilir mi bilinmez ama Trump’ın yöntemlerinin büyük bir direnişle karşılaşacağı kesin gibi görünüyor.