Dünya

Türkiye'nin AB sürecinin durma nedenini açıkladı! Gülünç bulduğu şeyi açıkladı

Nacho Sanchez Amor, Türkiye’nin AB’den uzaklaştığını söyledi; “Kayyım uygulaması gülünç, sistem Rusya’ya benziyor” diyerek sert ifadeler kullandı.

Abone Ol

Avrupa Parlamentosu Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sanchez Amor, Çarşamba günü Euronews Türkçe’ye verdiği özel röportajda, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik sürecinden tamamen koptuğunu ifade etti. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) sürecine değinen Amor, bu dönemde çıkarılan yasaların kalıcı hale getirilmesinin AB normlarıyla bağdaşmadığını vurguladı.

Amor, “Devleti darbeden korumak için çıkarıldığı söylenen bu yasalar, darbe ile ilgisi olmayan kişilere karşı da kullanılmaya başlandı. Sonrasında bu olağanüstü yasaların kalıcı hale gelmesi Türkiye'deki yapının AB'nin genetik kodlarıyla bağdaşmaz hale gelmesine yol açtı,” ifadelerini kullandı.

KAYYIM UYGULAMASINA TEPKİ: “GÜLÜNÇ BİR YASA”

Türkiye’de 1988 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen kayyım düzenlemesinin 2016 sonrası KHK ile geri getirilmesini eleştiren Amor, İçişleri Bakanı’na verilen görevden alma yetkisini hedef aldı. Kürt merkezli HDP’li belediyelerden sonra CHP’li belediyelere yönelik kayyım atamalarına dikkat çeken raportör, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Seçimle gelen başkanlar, seçim kaybeden partinin atadığı görevlilerle değiştiriliyor. Bu, dışarıda açıklanması çok zor bir durum. Bazen kendi balonunuzda yaşarken dışarıdan nasıl göründüğünü fark etmiyorsunuz. Ama dışarıdan bakıldığında bu çok gülünç.”

İMAMOĞLU VAKASI: “GECE POLİS DEĞİL SÜTÇÜ GELİR”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan davalara da değinen raportör, sabaha karşı yapılan polis baskınlarını sert dille eleştirdi. Amor, “Sabaha karşı İmamoğlu’nun evine polis gönderiyorsunuz, sanki elinde bomba, silah varmış gibi. Bu, halkın gözünde onu kriminalize etme çalışmasıdır,” şeklinde konuştu.

İngiliz lider Winston Churchill’in sözünü hatırlatan Amor, “Demokrasi, gecenin üçünde kapı çalındığında muhtemelen sütçünün gelmesi anlamına geliyor. Bu, Türkiye’deki demokratik gerilemeyi anlatmaya yeter,” dedi.

YARGI ELEŞTİRİSİ: “SİYASİ SÜREÇLERE ARAÇ OLDU”

Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raporunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın siyasi süreçlerde araçsallaştırıldığı vurgulandı. Amor, muhalefet temsilcileri, gazeteciler, avukatlar ve meslek örgütlerine yönelik baskının sistematikleştiğini belirtti.

SİSTEM BENZETMESİ: “RUSYA MODELİNE YAKIN”

Türkiye'deki mevcut yapıyı “Rus modeli” olarak niteleyen Amor, AKP’nin kurduğu sistemin Avrupa’nın temel değerleriyle çeliştiğini belirtti. “Bir tek adam yönetimi, seçimler, az ya da çok muhafazakârlık, denge denetim eksikliği, medya özgürlüğünün olmayışı… Bu modelin olgun bir demokrasiyle bağdaşmadığı gerçekten hissedilmiyor mu?” sorusunu yöneltti.

DIŞ POLİTİKADA ÇİFTE DEĞERLENDİRME

Türkiye’nin Rusya-Ukrayna Savaşı’nda arabuluculuk çabalarını olumlu bulan Amor, bu tavrı BM ilkeleriyle tutarlı bulduğunu söyledi. Türkiye’nin esir değişimi ve tahıl koridoru anlaşmasındaki rolünü överken, S-400 savunma sistemi alımını Avrupa ile güven ilişkisinin zedelenmesi olarak tanımladı.

“Savunma iş birliği hassas bilgileri paylaşmayı gerektirir. Farklı dış politikalarla bu mümkün değildir,” diyen Amor, dış politika uyumunun yüzde 5’e kadar düştüğünü, bunun da tarihsel olarak en düşük seviye olduğunu ifade etti.

VİZE KRİZİ: “BEKLENTİ DEĞİL, KRİTER MESELESİ”

PKK’nın silah bırakma ihtimali üzerinden vize serbestisi sürecine dair yorumlarda bulunan Amor, bu gelişmenin olumlu olduğunu belirtse de, “terörle mücadele yasasının tüm toplumu hedef alacak şekilde kullanıldığını” vurguladı.

“Bu yasa öğrenciler, belediye başkanları, gazeteciler gibi birçok kesime karşı kullanılıyor. PKK’nın silah bırakması büyük bir umut. Ancak bu yasalar diğer kesimleri bastırmak için bahane olarak kullanılmamalı,” diyerek yasanın kapsamının daraltılması gerektiğini ifade etti.

Vize muafiyetine dair 72 kriterden 66’sının karşılandığını hatırlatan raportör, “Asıl soru Türkiye neden son 6 kriteri yerine getiremiyor? Mecliste bu kriterlere dair yasa teklifi bile yok,” diye konuştu.

AB’YE ÜYELİK: “TEKLİFİ BİZ YAPTIK, ENGEL KÜLTÜR DEĞİL”

Türkiye’nin 26 yıllık AB sürecine dair değerlendirmede bulunan Amor, adaylık teklifinin Avrupa tarafından yapıldığını vurguladı. “Müslüman bir ülke AB’ye alınmaz” düşüncesinin asılsız olduğunu söyleyen raportör, “Bu en başta söylenmeliydi. Ama teklif ettiyseniz ve ülke gereklerini yerine getirirse, sürecin sonunda dini ya da demografik nedenlerle veto edemezsiniz,” ifadelerini kullandı.

VİZE SIKINTILARINA DESTEK: “TÜRKLERİN İSYANI HAKLI”

Sanchez Amor, son dönemde vize almakta zorlanan Türk vatandaşlarının isyanının yerinde olduğunu belirtti. Öğrencilerden iş insanlarına kadar birçok kesimin randevu bile alamadığına dikkat çekti. “Erasmus bursu kazanan bir öğrencinin vize alamaması çok sinir bozucu. Türk toplumu bu durumdan rahatsız olmakta haklı,” diyerek üye devletlerin bu konuda tembellik ettiğini ifade etti.