ABD Başkanı Trump’ın Putin’le çok yakında görüşeceğini açıklaması, savaşın seyrini değiştirebilir mi? Trump, her zamanki gibi iddialı. “Bence Putin savaşı durdurmak istiyor.” diyor. Ancak bu, gerçekten bir barış girişimi mi, yoksa Trump’ın yaklaşan seçimler öncesi diplomatik bir şov mu? ABD heyetinin Suudi Arabistan'da Rus ve Ukraynalı temsilcilerle görüşeceği bilgisi önemli. Fakat geçmişteki başarısız ateşkes girişimleri ortadayken bu sürece temkinli yaklaşmak gerek.
RUSYA'NIN HEDEFİ BELİRSİZ
Kremlin Sözcüsü Peskov, “Artık savaşı değil, barışı konuşacağız.” diyerek beklentiyi yükseltti. Trump’ın sorunları diyalog yoluyla çözme niyetini övüyorlar. Bu açıklamalar, ABD’nin eski yönetimiyle diyalog kurulamadığı eleştirisini de içeriyor. Ancak Putin’in nihai hedefi konusunda net bir işaret yok.
Bu diplomasi trafiğinin gölgesinde, ABD’nin Suriye’de El Kaide bağlantılı Huraseddin örgütüne yönelik hava saldırısı dikkat çekiyor. CENTCOM’un, “Bu saldırı, terörist faaliyetleri engelleme kararlılığımızın parçası.” açıklaması klasikleşmiş bir söylem. ABD, Ortadoğu’daki askeri varlığını sürdürmekte kararlı. Suriye'de 'terörle mücadele' adı altında yürütülen operasyonların bölge halkına nelere mal olduğunu sorgulayan yok.
AVRUPA ENDİŞELİ
Almanya Başbakanı Scholz’un Ukrayna’nın silahsızlandırılması fikrine karşı çıkması, Avrupa’nın savaşa bakışını yansıtıyor. “Ukrayna’nın güçlü bir orduya ihtiyacı var.” sözleri, barıştan çok savaşı besleyen bir yaklaşım. Avrupalı liderlerin Paris’te toplanacak olması, kıtanın Ukrayna meselesinde söz sahibi olma çabasını gösteriyor. Avrupa’nın, ABD’den daha fazla destek verdiği iddiası ise Batı içinde ayrı bir gerilim yaratıyor.
EKONOMİ SİLAHI
Tüm bunların üzerine Trump’ın gümrük vergisi politikaları küresel piyasaları karıştırdı. Avrupa, Trump’ın ticaret savaşlarına misilleme yapacağını ilan etti. Altın ve petrol fiyatları yükselirken, Borsa İstanbul değer kaybetti. ABD'nin politikaları, sadece savaşları değil, ekonomileri de sarsıyor.
Trump’ın Putin’le yapacağı görüşme, gerçekten bir barış umudu mu, yoksa ABD’nin güç gösterisinin yeni bir perdesi mi? Bu sorunun cevabını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak diplomasi sahnesinde verilen sözlerin, sahadaki gerçeklerle ne kadar örtüştüğü her zaman tartışmalı oldu. Bu kez farklı olur mu?
