ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'nın doğal kaynak gelirlerinin yarısını talep etmesi, ülkenin küresel gücündeki gerilemenin yeni bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. ABD'nin askeri, ekonomik ve ahlaki üstünlüğü zayıflarken, dünya sahnesindeki etkisi giderek azalıyor. The Guardian’da yer alan analize göre, Washington artık çıkarlarını meşrulaştırmak için etik bir çerçeve bile sunmuyor.

ABD’NİN HEGEMONYA SİSTEMİ ÇÖKÜYOR

ABD, 20. yüzyıl boyunca küresel liderliğini demokratik değerler üzerinden meşrulaştırdı. I. Dünya Savaşı'nda Almanya’yı "medeniyet dışı" ilan etti, II. Dünya Savaşı'nda faşizme karşı demokrasiyi savundu. Soğuk Savaş döneminde ise "özgürlük ve demokrasi" söylemini kullandı. Ancak, Vietnam Savaşı’ndan Latin Amerika’daki darbelere kadar uzanan ABD müdahaleleri, bu söylemin sahte olduğunu gözler önüne serdi.

2008 küresel finans krizi, ekonomik durgunluk ve azalan ücretler, ABD’nin ekonomik üstünlüğünü sarstı. Irak, Afganistan ve Libya’daki başarısızlıklar, askeri gücünün sorgulanmasına yol açtı. Trump’ın politikaları ise ABD’nin ahlaki üstünlük iddiasını tamamen ortadan kaldırdı.

TRUMP’IN POLİTİKALARI EMPERYALİST SÖMÜRÜYÜ DERİNLEŞTİRİYOR

Trump’ın Ukrayna’nın doğal kaynaklarını hedef alması, ABD'nin emperyalist stratejisini pervasızca sürdürdüğünü gösteriyor. Ukrayna’nın ekonomik bağımsızlığını zedeleyen bu talep, Washington’un sömürgeci reflekslerinin sürdüğünü ortaya koyuyor. Trump’ın Gazze’deki etnik temizliğe verdiği açık destek ve Kanada’ya yönelik ilhak söylemleri de benzer bir bakış açısını yansıtıyor.

ABD'nin küresel liderliği, demokratik söylemler yerine doğrudan kaba güce dayanıyor. Washington, askeri işgaller ve ekonomik baskılarla dünyayı şekillendirme girişimlerini sürdürüyor. Ancak bu yaklaşım, uzun vadede ABD’nin uluslararası meşruiyetini tamamen kaybetmesine yol açıyor.

BATI DÜNYASINDA KİMLİK KRİZİ DERİNLEŞİYOR

Batı dünyasında ABD'nin çöküşüyle birlikte ciddi bir kimlik krizi yaşanıyor. İngiltere’de düzenlenen Alliance for Responsible Citizenship etkinliğinde muhafazakâr siyasetçiler, Batı’nın değerlerini savunma çağrısı yaptı. Ancak, ABD’nin küresel liderliğinin ahlaki dayanağını kaybetmesi, bu çağrıların inandırıcılığını zayıflatıyor.

ABD, Hollywood aracılığıyla oluşturduğu “özgürlük savunucusu” imajını kaybediyor. Vietnam’dan Irak’a kadar süregelen emperyalist politikaları göz önüne alındığında, Washington'un geçmişte de bu imaja uymadığı açık. Ancak günümüzde, en azından demokratik değerleri koruma iddiasını bile sürdürmeme noktasına geldi.

ABD'NİN DÜŞÜŞÜ KAÇINILMAZ HALE GELDİ

ABD, küresel gücünü sürdürmek için askeri ve ekonomik baskıya dayanıyor. Ancak bu yöntem, uzun vadede sürdürülebilir değil. Demokratik söylemler ortadan kalktıkça, ABD’nin küresel liderliği rıza mekanizmalarını kaybediyor. Artan ekonomik sorunlar, zayıflayan askeri prestij ve iç siyasi krizler, Washington’un küresel hegemonyasını hızla çöküşe sürüklüyor.

Kaynak: THE GUARDIAN