31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nden birinci parti olarak çıkan Cumhuriyet Halk Partisi’nin(CHP) halk nezdindeki bu üstünlüğü anketlerde kendisini göstermeye devam ederken CHP’ye olan destek İstanbul Büyükşehir Belediye(İBB) Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına varan süreçle birlikte artarak devam ediyor.

22 yıllık iktidar sürecinin ardından artık halktan alışık olduğu desteği bulamayan Adalet ve Kalkınma Partisi(AKP) iktidarı CHP’ye yönelik bu ilgiyi sağlayan belediyelere; AKP’de oldukları uzunca dönem boyunca ödenmeyen Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) prim borçlarının tahsili için talimat vererek, sokak hayvanları yasasıyla belediyeleri hayvanları katletmeye zorlayarak ve en sonunda da soruşturmalarla görevini yapamayacak hale getirerek iktidarını devam ettirme yoluna girdi.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP’li belediyelere yönelik “silkeleyin” talimatının ardından “turpun büyüğü” açıklamasıyla Ekrem İmamoğlu’na uzanan soruşturma süreçleri halkın tepkisine neden oldu. Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart 2025 tarihinde tutuklanmasıyla İBB’nin bulunduğu Saraçhane merkezli başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan eylemler sonrası CHP’nin anketlerdeki desteği artmaya devam etti.

RÖPORTAJ VERDİ

Ne CHP’ye olan desteği azaltabilen ne de kendi desteğini yükseltebilen AKP’de Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, iktidarın başörtüsü ezberine sarıldı.

Gündemde böyle bir konu olmamasına rağmen Gazeteci Adem Metan sosyal medya kanalında yaptığı röportajda “Bu ülkede bir gün başörtülü insanlar tekrar okula alınmadığı sahneleri görür müyüz?” sorusunu yöneltti.

Yusuf Tekin ise bu soruya AKP ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin(MHP) 2008 yılında öğrencilerin başörtüsüyle üniversitelere girebilmelerine yönelik değişikliğe dönemin Deniz Baykal liderliğindeki CHP tarafından Anayasa Mahkemesi’ne(AYM) yapılan itiraz başvurusunu hatırlatarak, “Böyle bir risk var tabii ki” dedi.

Tekin, bu tür açıklamaları nedeniyle kendisine geçmişte de yöneltilen eleştirileri de hatırlatarak, “Çıksın desinler ki ‘2007 yılında öyle düşünüyorduk ama şimdi öyle düşünmüyoruz.’ Bunu açıklasınlar. Yazılı belge üzerinden konuşuyorum. Yani bir öğretmenin başını örtmesi konusunda 2007’deki gibi düşünüyor musunuz, düşünmüyor musunuz?” ifadelerini kullandı.

AYM DÜZENLEMEYİ İPTAL ETMİŞTİ

AKP ve MHP, 9 Şubat 2008 tarihinde “5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair Kanun”u Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde(TBMM) kabul etti.

Kanun ile birlikte Anayasa’nın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. maddesinin son fıkrasında yer alan, “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde” cümlesine, “ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında” cümlesi eklendi.

HABER ANALİZ | ABD Ordusu namluyu NATO'ya çevirdi HABER ANALİZ | ABD Ordusu namluyu NATO'ya çevirdi

Değişiklikle maddenin son fıkrası, “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar” şeklini almıştı.

Ayrıca Anayasa’nın “Eğitim öğretim hakkı ve ödevi” başlıklı 42. maddesine de, “Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yüksek öğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir” şeklinde yeni bir fıkra eklenmişti.

Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından da onaylanan kanun Deniz Baykal’ın Genel Başkan olduğu CHP milletvekilleri tarafından AYM’ye taşınmıştı.

AYM 5 Haziran 2008 tarihinde söz konusu Anayasa maddelerinde yapılan değişiklikleri Anayasa’nın 2, 4 ve 148 numaralı maddelerine dayanarak iptal etmişti.

İPTALE DAYANAK OLAN MADDELER

Anayasa’nın “Cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı 2. maddesinde, “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” hükmü yer alıyor.

“Değiştirilemeyecek hükümler” başlıklı 4. maddede ilk 3 maddenin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği hükme bağlanırken AYM’nin görev ve yetkilerini belirleyen 148. maddesinde ise, “Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler” hükmü yer alıyor.