Analiz

Almanya’da Büyük Partiler Eriyor...

Hem sıradan vatandaşlarımız hem de büyük Türkiye kökenli dernekler, federasyonlarda siyasette aktif ve pasif rol oynamalıdırlar.

Abone Ol

MEHMET TANLI

Almanya’nın en büyük Eyaleti olan 1 milyonun üzerinde insanımızın yaşadığı, başkenti Düsseldorf olan Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde 14 ve 28 Eylül tarihlerinde yerel seçimler yapıldı. Bu seçimlerden Eyaleti Birlik 90-Yeşiller partisi ile birlikte yöneten Hristiyan Demokrat Parti (CDU) birinci parti olarak çıktı. Aşırı sağcı AfD ise oylarını üçe katlayarak doğu eyaletlerinden sonra batıda varım dedi adeta.

Partilerin oy oranları şöyle sıralandı;

KATILIM CDU SPD YEŞİLLER HÜR DEMOKRATLAR AfD SOL PARTİ DİĞERLERİ
56,8 34.6 21,9 12.4 3,2 16.0 5,1 6,8

Bu yerel seçimlerde şehirlerin güvenliği, daha fazla yeşil ve dinlenme alanları, kreşler, okulların modernizasyonu, alt yapıların yenilenmesi, trafik ve toplu taşıma sorunları, sosyal hizmetler, konutlar, yükselen kira ücretleri, sosyal hizmetler, göçmenlerin topluma entegrasyonu, göçmenlerin sözde suç işleme oranları, yerel idarelerin borçları ve yeni yatırımcı çekme gibi konular işlendi.

Kuzey Ren-Vestfalya'daki yerel seçimlerde toplam 7 milyon 951 bin748 seçmen oy kullandı. Dolaysıyla seçime katılım oranı yüzde 56,8 olmuştur. Bu oran 2020 yerel seçimlerinde ise yüzde 51,9’du.

SOSYAL DEMOKRATLARIN KALESİYDİ

Kuzey Ren Vestfalya geçmişte sosyal demokratların yani SPD’nin kalesiydi. Geçmişte Duisburg, Dortmund, Essen, Krefeld ve kapanan maden ocaklarının, hala çelik, demir sanayinin bulunduğu yoğun olduğu önemli işçi şehirlerinde hep SPD kazanırdı.

Şu an ise durum çok farklı. SPD Dortmund’ta bile CDU’lu adaya karşı kaybetti. SPD eski SPD değil. Yeşiller Partisinin adayları ise önemli büyükşehirlerde 2. Tura kalmalarına rağmen bile bir önceki yerel seçimlere göre bir önceki hükumette Ukrayna ve İsrail politikaları nedeniyle sekiz puan kaybederek düşüşünü devam ettirdi. Buna rağmen Yeşiller Münster gibi önemli bir üniversite şehrinde, Bochum’da SPD ile birlikte Telgte’ de ise tek başına başkanlıkları kazandılar.

Eski Madenci şehri Ahlende ise CDU’nun adayı Mardin-Midyatlı Süryani bir ailenin evladı olan Mathias Harman seçimi kazanıp Belediye başkanı oldu.

Benim yaşadığım şehir olan Hamm’da ise SPD’nin adayı Marc Herter ikinci kez yüzde 63’ün üzerinde bir oyla ilk turda açık farkla kazandı.

AFD BERİVAN AYMAZ’I SEÇTİRMEDİ

Bu seçimlerde ilginç üç olay yaşandı. Birincisi, Pazar günü yani 2.Tur’da Köln’ de yaşandı. 1.Tur’da birinci olan Yeşillerin adayı, halen Eyalet Milletvekili ve Eyalet Meclis Başkan Yardımcısı olan, 1978’de Türkiye Büyükelçiliğinde Kültür Ataşesi olarak çalışan ve 12 Eylül Darbesi nedeniyle Almanya’da kalan eski Bingöl Belediye Başkanı Sait Aymaz’ın kızı olan Berivan Aymaz 2. Turda ırkçı AfD’nin desteğini alan Sosyal Demokrat adaya karşı kaybetmesiydi. İlk turda yüzde 28’in üzerinde oy alarak birinci sırada yer alan Aymaz, ikinci turda sosyal demokrat rakibiyle yarışmaya hak kazandı. Göçmen kökenli bir aday olarak Almanya’daki Türk ve Kürt toplumu başta olmak üzere geniş bir kesimden destek gördü ama yetmedi.

Berivan Aymaz, SPD adayı Torsten Burmester karşısında böylece seçimi kaybetti. Resmi sonuçlara göre Burmester yüzde 53,5 oyla kazanırken, Aymaz yüzde 46,3'te kaldı.

Diğer kayda değer gelişme ise ikinci tura kalan ırkçı Almanya için Alternatif Partisi yani AfD’nin adaylarının hiçbirinin bölgelerinde, şehirlerde seçimleri kazanamamasıydı. Demokrat seçmenler AfD’li adayların yarıştığı adaylara oy vererekten AfD’nin belediyelerde başkanlık kazanmasını engellediler.

Üçüncü konu ise çok Türk kökenlinin aktif ve pasif olarak ırkçı parti AfD’ye oy vermesiydi.

AFD 2. TURDA HİÇ BİR YERDE KAZANAMADI

Bu demokrasi adına son derece sevindirici bir olay ama Köln‘de seçim sonucu çok tartışılacak gibi görünüyor. Çünkü Yeşillerin adayı Berivan Aymaz birinci turda rakibi sosyal demokrat Parti adayından daha fazla oy almıştı ama ikinci turda pazar günü yapılan seçimlerde ırkçı AfD Partisi resmen Sosyal Demokrat Parti’nin adayını destekleyerek seçimi kazanmasını sağladı. Seçimden sonra ise kendi internet sitelerinde yaptıkları açıklama ve koydukları fotoğraflarla SPD ile ilişkilerinin devam edeceğini, birçok projede birlikte çalışmak istediklerini vurguladılar. Bu da kamuoyunun bir kesimi tarafından şaşkınlıkla karşılandı ve tepki topladı.

Çünkü Hristiyan Demokratların(CDU) AfD ile her türlü yaklaşımı burada eleştiri alıyordu ama bu sefer CDU değilde SPD, AfD’ nin desteğiyle Köln’de seçimi kazandı.

BÜYÜK PARTİLER STRATEJİ BELİRLEMELİ

AfD artık kitlesel tabanı olan bir parti. Kim ne derse desin uzun vadede bu partiyi dışlamak bir şey getirmeyecektir. Tam tersi oylarını arttıracaktır diye düşünüyorum.

Kısa ve orta vadede mutlaka büyük partilerin AfD’ye karşı bir strateji geliştirmeleri lazım. Sorunları çözmede daha becerili olmaları gerekiyor ya da AfD’yi biraz daha merkeze çekerek koalisyonlara ortak yapacaklar ileride. Ben böyle olacağını düşünüyorum.

AFD GERÇEKLERDEN KOPMUŞ

Çünkü göçmen karşıtı hatta düşmanı olan AfD de biliyor ki göçmenler olmasa çok sektör çöker. Almanya’nın her yıl 300 bin yeni iş gücüne ihtiyacı var ve bunu ancak yeni göçmenlerle sağlayacak Almanya. AfDn’in Almanya’nın sorunlarına federal, eyalet ve yerel düzeylerdeki çözüm önerileri tamamen popülist ve gerçekçi değil. Ama AfD’ye, yoksullaşan, burada topluma uyum sağlayamayan, İslamcı terör olaylarına karışan, sığınmacılara ve göçmenlere tahammülü olmayan, refahı onlarla paylaşmak istemeyen seçmen katında büyük rağbet var. Bunu ben bizzat seçim çalışmalarında kampanyalar esnasında gördüm, yaşadım.

AfD sadece ırkçı bir parti değil savaş ve zengin yanlısı bir partidir. AfD’yi durdurmak için halkın sıkıntılarını ciddiye almak gerekiyor.

ŞİKAYETLERİ CİDDİYE ALMALI

Örneğin 40 yıl çalışan bir Alman ya da göçmen burada ayda 1000 -1500 Euro emekli maaşı alırken 4-5 çocuklu yeni gelen bir Suriyeli, Afganlı mülteci onun iki misli gelire sahip oluyor. Bu da kamuoyu nezdinde kabul görmüyor ya da bu büyük tepki çekiyor. Alman devletine katma değer katmayan ve vergi vermeyen yeni gelen insanların bazılarının 40 yıl çalışan bir Alman ya da göçmenden daha fazla hakka, gelire sahip olması adil değil diyerek büyük tepki çekiyor.

Bunlara bazı radikal İslamcı terörist mültecilerin karıştığı terör olayları da eklersek işler tam karışıyor.

Örneğin Mannheim’da bir Alman polis memuru Afganlı mülteci tarafından terör saldırısında öldürüldü. Solingen‘de bıçaklı bir Suriyeli üç kişiyi öldürdü şehir şenliğinde. Bu eylemler Almanyada çok yankı buldu ve göçmenlere bakış açısını değiştirdi diyebiliriz.

ZOR GÜNLER KAPIDA GÖRÜNÜYOR

Almanya’yı ve özellikle göçmenler ile dar gelirli insanları yakın gelecekte hem ekonomik hem de siyasi anlamda zor günler bekliyor.

Almanya’da da büyük bir sağa kayışı ben de gayet net gözlemliyorum .

ÇÖZÜM NEDİR?

Çözümlerden en önemlisi bence vatandaşlarımızın mutlaka ve en çok çocuklarının eğitimine yatırım yapmaları, daha çok politikaya ilgi duymaları çocuklarını, torunlarının siyasete atılması, partilere üye olması, onların devlet dairelerinde, sosyal kurumlarda, sivil toplum örgütlerinde çalışmalarını sağlamaları için teşvik etmeleri gerekiyor.

Hem sıradan vatandaşlarımız hem de büyük Türkiye kökenli dernekler, federasyonlarda siyasette aktif ve pasif rol oynamalıdırlar. Bugün 4 milyona yakın insanımız sadece Almanya’da yaşamaktadır. Bunların en az yarısı Alman vatandaşı ve seçme, seçilme hakkına sahipler. Bu büyük potansiyel harekete geçse seçim sonuçlarında çok etkili ve karar mekanizmalarını yönlendirmede hak sahibi olur. Ama AfD’yi seçerek değil ya da sandığa gitmemekle olmaz bu iş...

Eğer yaşadığımız şehirlerde politikaya, sanata, kültüre ilgi duymaz, toplumsal yaşama katılmazsak, yöneten değil yönetilenler, seyirci olarak kalırsak Almanya’da biz göçmenleri özellikle bizim Türkleri-Türkiyelileri çok zor günler bekliyor.

AfD bir gün koalisyonlarda yer alır ,yerel idarelerde söz sahibi olursa inanın bize hayatı çok zorlaştıracak ve toplumda kutuplaşma, kamplaşma had safaya çıkacaktır. Ve gün gelecek Almanya’da bu gerilim sosyal patlamaları da yanında birlikte getirecektir diye düşünüyorum.

Bunu engellemek, eşit haklara sahip, dışlanmanın olmadığı bir toplumda insanca yaşamak için mücadele etmemiz, tüm farklılıklarımıza rağmen asgaride birlik olmamız gerekiyor.

Kuzey Ren-Vestfalya yerel seçimlerinden çıkarılan beş ders çıkarabiliriz.

Kazançlar, kayıplar, yüzdeler – seçimler geride kaldı. Kuzey Ren-Vestfalya'daki yerel seçimlerden bir dizi ilginç ders çıkarıldı. Bu dersler, iki “halk partisi”nin yanı sıra Yeşiller ve AfD ile de ilgili.

Bulgular şunlar;

1: Yerel demokrasi yaşıyor

2: Büyük Halk partilerinin yavaş yavaş erimesi

3: “Mavi” AfD megavatı, dalgası gerçekleşemedi

4: İkinci tur seçimler yeni normalliktir

5: Yeşiller normale döndü