İstanbul Büyükşehir Belediye(İBB) Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart 2025 tarihinde gözaltına alınıp 23 Mart 2025 tarihinde tutuklanmasıyla başlayan toplumsal tepki devam ediyor.

Üniversite öğrencilerinin başlattığı boykot, Saraçhane eylemleri olarak adlandırılan eylemlere katılan milyonlar tarafından da benimsenin ardından işçi sınıfının sürece aktif katılımı konusu gündeme getirilmiş ve neden genel grev ilan edilmediği sorusu gündeme gelmişti.

Gaziantep Başpınar Organize Sanayi bölgesinde çalışan ve hakları için direnen tekstil işçilerinin örgütlü olduğu Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası'nın(BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen bu soruya siyasi muhalefet ve sendikalar açısından yaklaşan bir yazı kaleme aldı.

KÜLTÜREL KUTUPLAŞMA

Mehmet Türkmen'e göre genel grevin olmayışının ilk nedeni muhalefetin büyük bir kısmının AKP'nin kurup yönettiği “kültürel kutuplaşmayı” yeniden üreten zaafı.

Türkmen bu konuda şu görüşü dile getirdi:

“AKP’nin iktidar döneminde başka bir boyut kazanan ve daha çok derinleşen, toplumdaki kültürel kamplaşma ve kutuplaşmanın işçi sınıfı içindeki tahrip edici etkisi; muhalif, demokratik ve sol güçlerin önemli bir kesiminin, AKP-Erdoğan gericiliğine ve baskı politikalarına karşı mücadeleyi işçi sınıfı ve yoksul halk kesimlerinin ekonomik, sosyal ve demokratik talepleriyle birleştirmekten çok, AKP’nin çok başarılı bir şekilde kurup yönettiği bu ‘kültürel kutuplaşma’yı yeniden üreten zaafının bu noktada nasıl bir rol oynadığı başka bir tartışmanın konusu olsun. Bu gerçekliğin işçi sınıfının doğrudan kendisine yönelmiş saldırılarla, ülkedeki genel demokrasi ve özgürlükler sorunu arasında bağ kurmasını zorlaştıran yanını, bu bağı kurmasını sağlayacak en önemli ve olmazsa olmaz bir araç olan sendikal örgütlülükten mahrum olması gerçeğiyle birlikte düşününce, ‘İşçi sınıfı nerede?’, ‘Niye genel grev olmuyor?' gibi soruların yanıtları daha anlaşılır olur.”

SENDİKALARA HAKİM OLAN BÜROKRATİK ANLAYIŞ

Mehmet Türkmen'de göre genel grevin olmayışının ikinci nedeniyse geniş üye sayısına sahip sendikaların yönetiminde bürokratik anlayışın hakim olması.

Bu anlayışın değiştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Türkmen “Halihazırda, on binlerce, yüz binler üyesi olan sendikalara hakim olan bürokratik anlayışla, işçi sınıfının örgütlü gücünün açığa çıkmasının önündeki en büyük engellerden biri olan bu kastlaşmış, bürokratik sendikal yapıyla mücadele ve sendikaları mücadeleci bir temelde dönüştürme sorumluluğu hayati bir yerde duruyor kuşkusuz. Ancak bu yapıyı dönüştürmek de dahil, işçi sınıfının ülkenin kaderine el koyacak bir güç olarak ortaya çıkması için, işçi sınıfının bunun en temel araçlarından biri olan güçlü bir sendikal örgütlülüğe, bu örgütlülüğün, sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kalkmasına olan ihtiyacı günün en acil, en hayati ihtiyacı ve görevidir” ifadelerini kullandı.

BARAJSIZ SENDİKA, YASAKSIZ GREV, GÜVENCELİ İŞ

Mehmet Türkmen, son olarak, işçi sınıfının en acil talebinin “Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş” kampanyasıyla ete kemiğe bürünen sendikal hak ve özgürlükler için mücadele olduğu vurguladı.

KÖŞE YAZISI | Sırrı Süreyya Önder’in Laiklik ve Cumhuriyet Eleştirisi Hakkında KÖŞE YAZISI | Sırrı Süreyya Önder’in Laiklik ve Cumhuriyet Eleştirisi Hakkında

Kaynak: EVRENSEL GAZETESİ