Ukrayna’nın Çernobil Nükleer Santrali’ne yönelik Rus İHA saldırısı iddiası, savaşın boyutunu yeniden tartışmaya açtı. Zelenski, Rus ordusunun nükleer güvenliği hiçe saydığını belirtirken, Kremlin "Bu bir kışkırtma" diyerek saldırıyı reddetti. Nükleer bir felaketin eşiğinde miyiz, yoksa bu hamle daha büyük bir oyunun parçası mı?

ÇERNOBİL NEDEN HEDEFTE?

Çernobil, dünya tarihinin en büyük nükleer felaketinin yaşandığı yer. 1986’da Sovyetler Birliği yönetiminde yapılan bir güvenlik testi felakete dönüşmüş, reaktör patlamış ve radyasyon Avrupa’nın büyük bir bölümüne yayılmıştı. Patlamadan sonra bölgeye radyoaktif sızıntıyı önlemek için bir sığınak inşa edildi.

Peki, Rusya neden böyle bir yeri hedef alsın?

Ukrayna’ya göre Moskova, nükleer güvenliği hiçe sayarak dünya kamuoyunu tehdit etmek istiyor. Zelenski, "Dünyayı radyasyondan koruyan kapağı vurdular" diyerek durumu en sert şekilde yorumluyor.

Moskova ise saldırıyı kesin bir dille reddediyor. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, "Nükleer altyapıya saldırı söz konusu olamaz. Bu, Kiev’in bir kışkırtmasıdır" diyerek Ukrayna’yı suçluyor.

Burada iki ihtimal öne çıkıyor:

  1. Rusya gerçekten Çernobil’i hedef aldı ve nükleer bir kriz üzerinden baskı kurmak istiyor.
  2. Ukrayna, Rusya'yı nükleer tehdit üzerinden uluslararası kamuoyunu harekete geçirmek için suçluyor.

Hangi ihtimalin doğru olduğu, savaşın yönünü belirleyecek önemli bir faktör.

IAEA: RADYASYON SEVİYESİ ŞİMDİLİK NORMAL

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA), bölgedeki radyasyon seviyelerinin şu an için stabil olduğunu açıkladı. Ajans Başkanı Rafael Grossi, "Nükleer güvenlik konusunda rehavete yer yok. Alarmda olmaya devam ediyoruz" diyerek saldırının ciddiyetine vurgu yaptı.

Ancak, nükleer tesislerin doğrudan hedef alınması, savaşın gidişatı açısından büyük riskler taşıyor. Ukrayna, Rusya'nın bu tür saldırılarla Avrupa’yı da tehdit ettiğini ileri sürerken, Moskova bu iddiaları kesin bir dille yalanlıyor.

Buradaki temel soru şu: Çernobil sadece bir savaş alanı mı, yoksa Rusya’nın daha geniş kapsamlı stratejisinin bir parçası mı?

PUTİN’İN MESAJI: NÜKLEER GÜVENLİK YENİ BİR CEPHE Mİ?

Ukrayna, saldırıyı "Putin’in müzakerelere hazır olmadığının göstergesi" olarak yorumluyor. Zelenski, "Her gece benzer saldırılar düzenleniyor" diyerek, Rusya'nın savaş stratejisinde nükleer tesisleri bir baskı unsuru olarak kullandığını savunuyor.

Moskova ise bu iddiaları "Ukrayna'nın savaş psikolojisi oluşturma çabası" olarak değerlendiriyor. Peskov, "Ukrayna müzakereleri baltalamak için provokasyon yapıyor" diyerek, topu Kiev’e atıyor.

Ancak, Rusya’nın daha önce Zaporijya Nükleer Santrali’nde benzer bir askeri faaliyet yürüttüğü biliniyor. Putin yönetimi, nükleer tesisleri askeri bir kart olarak mı kullanıyor? Bu soru, önümüzdeki günlerde savaşın en önemli tartışma başlıklarından biri olacak.

RUSYA'NIN NÜKLEER OYUNU VE BATI'NIN TEPKİSİ

Çernobil, Rusya için stratejik bir bölge mi? Moskova, bu saldırıyla Batı’ya mesaj mı veriyor?

Eğer Rusya gerçekten Çernobil’deki sığınağı hedef aldıysa, bu hamlenin arkasında savaşın sadece Ukrayna topraklarında değil, küresel ölçekte nasıl bir tehdit oluşturabileceğini gösterme çabası olabilir.

Batı, bu tür saldırıları "Rusya’nın Avrupa’ya yönelik tehdit stratejisinin bir parçası" olarak görüyor. ABD ve Avrupa Birliği, Rusya’nın nükleer güvenliği tehlikeye attığını sıkça dile getiriyor.

Ancak Ukrayna’nın iddialarının doğrulanması halinde Batı’nın nasıl bir tepki vereceği de kritik bir mesele. Washington, Moskova’ya karşı askeri yaptırımları artırabilir mi, yoksa diplomasi mi devreye girer?

ÇERNOBİL’DEKİ SALDIRI BİR EŞİK OLABİLİR Mİ?

Çernobil’e yönelik saldırı, savaşın yeni bir boyuta evrildiğinin sinyallerini veriyor.

Eğer Rusya gerçekten Çernobil’i hedef aldıysa, bu sadece bir savaş hamlesi değil, küresel güvenlik açısından büyük bir kriz anlamına gelir.

Eğer Ukrayna bu iddiayı abartıyorsa, Kiev yönetimi savaşın diplomatik boyutunu şekillendirmek için Batı’yı daha fazla devreye sokmaya çalışıyor olabilir.

Her iki ihtimalde de Çernobil artık sadece geçmişteki bir felaket alanı değil, savaşın nükleer bir tehdit seviyesine ulaştığının göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.

Kaynak: ABC POLİTİK HABER MERKEZİ