ABC POLİTİK HABER MERKEZİ

Türkiye ekonomisinin 2025 yılına nasıl bir dengede gireceği belirsizliğini koruyor. TÜSİAD’ın açıkladığı 2025 Perspektif raporu, iş dünyasının temel kaygılarını ve çözüm önerilerini ortaya koyuyor. Ancak asıl mesele, bu önerilere siyasi iktidarın kulak verip vermeyeceği.

ENFLASYON DÜŞÜYOR MU, YOKSA TABELA OYUNU MU?

Raporda, 2024 boyunca enflasyonun düşüş eğiliminde olduğu, ancak bu hızın yeterli olmadığı belirtiliyor. TÜSİAD, sadece para politikasına güvenerek enflasyonun kontrol altına alınamayacağını vurguluyor. Özetle: Maliye politikaları sıkılaştırılmazsa enflasyonun gerçekten düşmeyeceği ortada.

Ancak bu noktada kritik bir çelişki var. TÜSİAD, enflasyonla mücadelede kararlı olunmasını isterken, ekonomi yönetimi kur baskısını gevşeterek enflasyonu kâğıt üzerinde düşürmeye çalışıyor. Yani, fiyat artışları devam ederken, TÜİK’in açıkladığı rakamlarla halkın hissettiği enflasyon arasındaki makas açılıyor.

YATIRIMCI KAÇIYOR, HUKUK TANIMAZLIK SÜRÜYOR

Raporda, doğrudan yatırımların yıllardır düşüşte olduğuna dikkat çekiliyor. Yabancı yatırımcılar Türkiye’yi terk ederken, sermaye çıkışlarının en büyük sebebi olarak hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığındaki zayıflık gösteriliyor.

Bu durum yeni değil. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ben faizi düşürürüm, enflasyon da düşer” mantığıyla ekonomi yönetimine müdahale ettiği süreçte, yatırımcıların Türkiye’den hızla uzaklaştığı zaten biliniyor. TÜSİAD da dolaylı yoldan 'Öngörülemez ekonomi politikalarıyla yatırım çekemezsiniz' demiş oluyor.

DEMOKRASİ SORUNU: EKONOMİYLE BİRLİKTE ÇÖKÜYOR

TÜSİAD’ın dikkat çektiği konulardan biri de demokrasinin ekonomiyle doğrudan bağlantılı olması. Hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, bağımsız yargı olmadan ekonomik büyümenin sürdürülemeyeceğini vurguluyorlar.

Ancak buradaki esas mesele şu: AKP-MHP ittifakının demokrasi ve hukuk konularındaki tavrı değişebilir mi? Bugüne kadar yargıyı kendi kontrolü altına almaya çalışan, medyayı susturan ve her eleştiriyi “dış güçlerin oyunu” diye niteleyen bir iktidarın, demokratik reformlar yapması beklenebilir mi?

TÜSİAD bu soruya doğrudan cevap vermiyor, ama verdiği mesaj çok net: “Türkiye’de ekonomik istikrar isteniyorsa, hukuk devleti ilkeleri güçlendirilmelidir.”

GELİR DAĞILIMINDAKİ UÇURUM BÜYÜYOR

Türkiye’de ekonomik büyümenin adil dağıtılmadığı, en zengin kesimin gelirden aldığı payın her geçen gün arttığı ifade ediliyor. Bu durum, orta sınıfın hızla eridiğini ve yoksulluğun derinleştiğini gösteriyor.

Aslında TÜSİAD burada dolaylı bir itirafta bulunuyor: Türkiye’de büyüme varsa bile, bu büyümeden dar gelirli kesimler pay alamıyor. Enflasyonun en büyük mağdurlarının işçiler, emekliler ve düşük gelirliler olduğu bir kez daha ortaya konuyor.

SANAYİ VE TEKNOLOJİ POLİTİKASINDA ÇIKMAZ

Raporda, Türkiye’nin küresel rekabette geri kalmaması için sanayide dijital ve yeşil dönüşüme hız vermesi gerektiği belirtiliyor. Ancak burada ciddi bir soru işareti var: Bu dönüşüm için gerekli yatırımları kim yapacak?

Yerli sanayicinin finansmana erişimi giderek zorlaşırken, ithal girdi maliyetleri artıyor. Üretim için gerekli olan yüksek teknolojili yatırımlara destek verilmezse, Türkiye sanayisi ucuz iş gücüne dayalı üretimle mi yoluna devam edecek? TÜSİAD’ın sanayi politikalarına ilişkin önerileri makul gözükse de, bunların nasıl finanse edileceği muamma.

AB İLE İLİŞKİLER VE TÜSİAD’IN İKİLEMİ

Raporda, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile entegrasyonunun güçlendirilmesi gerektiği söyleniyor. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, yeşil ve dijital dönüşüm süreçlerine entegrasyonun sağlanması öneriliyor.

Ancak burada önemli bir nokta var: AB, Türkiye’ye yıllardır insan hakları ve demokrasi konusunda uyarılar yaparken, Ankara’daki iktidar ise her fırsatta Brüksel’i hedef alıyor.

TÜSİAD bu noktada sessiz kalıyor. “AB ile entegrasyon önemli” diyor ama Türkiye’de AB karşıtı söylemin arttığını ve Brüksel’in Türkiye’ye bakışının değiştiğini görmezden geliyor.

TÜSİAD UYARIYOR AMA KİM DİNLEYECEK?

TÜSİAD’ın 2025 mesajı açık: Ekonomik büyüme, demokratikleşme olmadan sürdürülemez. Enflasyon, siyasi manipülasyonlarla düşmez. Yatırımcıyı çekecek olan şey hukuka bağlılık ve öngörülebilirliktir.

Ancak burada kritik soru şu: AKP ve MHP iktidarı TÜSİAD’ın bu çağrılarına kulak asacak mı?

TÜSİAD geçmişte de benzer uyarılar yaptı, ancak ekonomi politikalarında değişim olmadı. İktidarın mevcut yönelimi devam ederse, ne enflasyon kontrol altına alınabilir ne de yatırımcılar Türkiye’ye geri döner.

2025 yılı, Türkiye ekonomisinin yönünü belirleyecek bir yıl olacak. Ama görünen o ki, bu süreçte TÜSİAD’ın reform çağrıları yine bir kenara itilecek.

Kaynak: ABC POLİTİK HABER MERKEZİ