Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından Katar'daki temaslarına dair fotoğraflar paylaştı. Ancak Katar Bankası yöneticisinin adliyeye götürülmesi sonrası bu görüşmelerin gerçekleşmesi dikkat çekti. Bakan Şimşek, olayın bir gözaltı olmadığını iddia etti. Bu durum, Katar’la yapılan ekonomik görüşmelere gölge düşürdü.
Ekonomist Prof. Dr. Öner Günçavdı, gelişmeleri değerlendirerek şunları dile getirdi:
"İnsanlar Katar’ın Türkiye ile ilişkileri keseceğini düşündü ama böyle bir durum söz konusu değil. Ortadoğu dengeleri düşünüldüğünde, Katar’ın Türkiye’yi karşısına alması mümkün değil. Ancak 52 milyar dolar yatırım sözü verildiği söylendi. Bu tür olaylar, yatırım kararlarını etkileyebilir."
TÜSİAD'IN AÇIKLAMASI YABANCI SERMAYEYE MESAJ MI?
TÜSİAD’ın son açıklamaları da ekonomi yönetimi ile gerilimi artırdı. Günçavdı, konunun yalnızca bir banka yöneticisinin gözaltına alınmasıyla sınırlı olmadığını belirtti:
"Bu, yabancı sermayeye verilen bir mesajdır. TÜSİAD içerisindeki birçok şirketin yabancı ortakları var. AKP’nin parti kongrelerinde olduğu gibi, saraydan gelen talimatların onaylatıldığı bir yapı değil burası. Buradaki kararlar, süzgeçten geçirilerek kurumsal bir tavır olarak açıklanıyor."
TÜSİAD’ın açıklamasında gelir dağılımına vurgu yapıldığını belirten Günçavdı, "Biz bu konuyu daha önce raporlarımızda da yazdık. Ancak o dönem muhalefette olmayan bazı gazeteciler, bu raporları eleştiriyordu. Şimdi ise aynı isimler gelir dağılımı sorununu sahipleniyor" dedi.
KATAR VE YABANCI SERMAYE TÜRKİYE’DEKİ ORTAMI NASIL GÖRÜYOR?
Bir diğer yorumcu, TÜSİAD ve Katar ilişkilerine dair şunları söyledi:
"TÜSİAD açıklamalarını doğal bulan üyeler var. Hatta hükümete muhalif olmasalar bile açıklamayı olağan karşılıyorlar. Katar gibi yabancı yatırımcılar, Türkiye’nin hukukun üstünlüğünün zayıf olduğu bir ülke olduğunu biliyor. Bu tür olaylar, yabancı yatırımcılar için sürpriz değil."
Katar yönetiminin, bankacıya yönelik uygulamanın TÜSİAD Başkanı sıfatıyla mı, yoksa finans sektörüne yönelik bir hamle mi olduğunu sorguladığı belirtiliyor. Ekonomistlerin tahminine göre, diplomatik kanallarda Katar’a güvence verilerek, sermaye hukukunun değişmeyeceği mesajı iletildi.
Tartışmalar, muhalefetin etkisizliğine dair eleştirileri de beraberinde getirdi. İmamoğlu hakkında siyasi yasak talebi, belediyelere yönelik soruşturmalar ve TÜSİAD açıklamaları ile iktidarın muhalefeti baskılama çabası sürüyor. Ekonomik krizin derinleştiği bir ortamda çiftçilerin açlıklarını dile getirmesi bile suç unsuru haline gelmiş durumda.