ABD Başkanı seçilen Trump yemin edip göreve başlıyor.
Trump'ın törene davet ettiği ve daveti kabul edenlerin de büyük çoğunluğu yakın ilişki içinde olduğu aşırı sağcı yabancı liderlerden oluşuyor.
Bunlardan bazıları İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Brezilya Eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, El Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele ve Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei. İngiliz AB karşıtı popülist Nigel Farage, Fransız Éric Zemmour, Belçikalı Tom Van Grieken ve eski Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki de davetliler arasında.
Davetlilerin ortak bir ideolojik bağı var. Birçoğu siyasi yelpazenin sağından geliyor veya Trump'ın daha önce övdüğü liderler.
Donald Trump, kampanyası sırasında ‘Birinci Gün’ planını Fox News’e anlatırken, çeşitli vaatlerde bulundu. Göreve geldiği ilk gün için en önemli önceliğinin ‘Toplu Sürgün ve Göçmenlik Revizyonu’ olduğunu, Birinci gün‘Diktatör’ olacağını, sonra ‘Diktatör’ olmayacağını söylemişti. Bu ifadenin bir vaat, bir nükte veya bir tehdit anlamına gelip gelmediğini bilmiyoruz.
Trump’ın Başkanlık gücünü kötüye kullanıp kullanmayacağını, ‘Bir Günlük Diktatör’ olup olmayacağını göreceğiz. Belli ki ABD sistemi Trump’la bir sınav yaşayacak.
Öteki önceliğinin de ‘6 Ocak isyancılarını affetmek, petrol ve gaz sondajını artırmak, enflasyonu düşürmek, Ukrayna'daki savaşın sonlandırılması olacak’ demişti.
Trump Başkanlık için yeni imajını gösteren resmi fotografı yayınlandı. Fotoğraftaki yeni ‘Resmi’ Başkanlık imajı böyle.
2016’daki ‘gülücük’ dağıtan imajından çok farklı sert bir ifade takındı. İddia kendisinin böyle bir fotoğraf seçtiği yolunda. Georgia'daki Fulton İlçe Hapishanesi'nde çekilen 'sabıka fotoğrafı'na benzetiliyor. Belli ki, kendisinden önceki tüm modern başkanlardan daha fazla kontrole sahip olmaya hazırlanıyor
Dünya Trump’ı ‘merak, sevinç ve korku’ karışımı duygularla izleyeceği açık.
Zorba Nasıl Olunur?
Amerikalı siyaset bilimci Bruce Bueno de Mesquita ve Alastair Smith’ın ‘The Dictator’s Handbook: Why Bad Behavior is Almost Always Good Politics’ (Diktatörün El Kitabı: Neden Kötü Davranışlar Neredeyse Her Zaman İyi Siyasettir’ başlıklı bir kitabı var.
Netflix’te Amerikalı film, televizyon ve tiyatro oyuncusu Peter Hayden Dinklage anlattığı bir belgesel yayınlanıyor. Belgeselde, tarihi Diktatörler ‘Adolf Hitler, Saddam Hüseyin, İdi Amin, Josef Stalin, Muammer Kaddafi ve Kim Il Sung’un biyografileri analiz ediliyor.
İngilizcesi ‘How to Become a Tyrant’ Türkçeye ‘Nasıl Zorba olunur?’ adıyla tercime edilmiş. Sözlükte Tyrant’ın ‘tiran, zalim, despot’ gibi karşılığı da var. ‘Diktatörün El Kitabı’ baz alınarak uyarlanmış bir belgesel.
Belgeselde, ‘herkesin toplumu istediği gibi dönüştürmek için mutlak bir güç istediği’ belirtiliyor ve bu gücün nasıl elde edilip sürdürülebileceği anlatılıyor.
Altı bölümlük belgeselde, zorbalığın püf noktaları anlatılırken, kısa başlıklarla ‘Gücü Ele Geçir, Rakiplerini Bastır, Korku Rejimi Kur, Gerçekleri Manipüle Et, Yeni Bir Toplum Oluştur ve Sonsuza kadar hükmet’ gibi ‘zorbalığın’ püf noktaları ve ‘zorbaların’ psikolojik analizi görülüyor.
‘Evrenin merkezinde kendilerinin olduğunu düşünürler, çok çabuk seçilmişlik duygusuna kapılırlar’ deniyor.
‘Diktatör’ün El Kitabı’nın girişinde, ‘Mevcut hıncı fark et!’ ‘Halkın ilgisini çekmek istiyorsanız, onların düşmanlarının sizin de düşmanlarınız olduğunu anlatmalısınız, hınç duyulan kesimden intikam almak için kendinizi bir çözüm olarak sunmalısınız’diyor.
Diziyi izlerken Trump’ın ‘bir günlük Diktatör’ olacağım sözlerini hatırladım.
Küba lideri Fidel Castro ve Haiti diktatörü Duvalier’ de atıflar yapılan belgesel’i beğendiğini söyleyenler de var,‘Amerikan gözlüğüyle yapılmış’ diye eleştirenler de var.
Batı ne kadar masum?
Neyse siz de kendi gözlüğünüzle izleyin.