YAVUZ KARAMAHMUTOĞLU
Rusya’nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia’nın açıklamaları, Batı’nın Ukrayna’ya yönelik silah sevkiyatında kritik bir eşiğe gelindiğine işaret ediyor. Almanya’nın Taurus seyir füzelerini Ukrayna’ya vermesi halinde “doğrudan savaşın tarafı” olacağı uyarısı, Moskova’nın bu hamleyi yalnızca askeri değil, siyasi bir meydan okuma olarak değerlendirdiğini gösteriyor. Nebenzia’nın “Evet, olur” ifadesi, NATO sınırlarının Rusya tarafından yeniden tanımlandığı ve vekâlet savaşlarının doğrudan çatışmaya evrilebileceği bir döneme girildiğinin işareti olarak okunabilir. Kremlin’in “vekil güçler” vurgusu, yalnızca teknik bir tanımlama değil, aynı zamanda Batı’nın sorumluluğunu açıkça üstlenmesini talep eden bir siyasi söylem inşasıdır.
ATEŞKES GİRİŞİMLERİ: PUTİN-TRUMP TEMASI VE KIRILGAN DENGELER
18 Mart’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile eski ABD Başkanı Donald Trump arasında gerçekleşen telefon görüşmesinin ardından gündeme gelen “kısmi ateşkes” önerisi, enerji altyapılarına yönelik saldırıların sınırlandırılmasını hedefleyen dar kapsamlı bir girişim olarak dikkat çekiyor. Rusya’nın bu öneriye sıcak baktığını ifade eden Nebenzia, Ukrayna’nın ateşkese rağmen saldırılarını sürdürdüğünü belirterek girişimin baltalandığı görüşünü paylaştı. Burada Kremlin, diplomatik pozisyonunu tahkim etmeye çalışırken aynı zamanda saldırganın Ukrayna olduğu yönünde bir algı yaratma çabasına da giriyor.
PARİS’TE ZİRVE TRAFİĞİ: AVRUPA DENGELERİ ARIYOR
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ev sahipliğinde Paris’te düzenlenen zirve, Batı ittifakının Ukrayna krizinde yeni bir diplomatik manevra alanı açma çabası olarak öne çıkıyor. ABD, İngiltere, Almanya ve Ukrayna’dan gelen üst düzey isimlerin katılımıyla yürütülen görüşmeler, bir yandan ateşkes zemini arayışını sürdürürken, diğer yandan savaş sonrası güvenlik mimarisi tartışmalarını da beraberinde getiriyor. Macron’un açıklamasında öne çıkan “kapsamlı ve kalıcı barış” vurgusu, Fransa’nın Batı blokundaki pozisyonunu bir arabulucu güç olarak tahkim etme gayretini yansıtıyor.
UKRAYNA’DAN ÇOKLU MESAJ: ATEŞKES, ASKERİ YIĞINAK VE YENİ İTTİFAKLAR
Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha’nın Paris temasları sonrası yaptığı açıklamalar, Kiev’in bir yandan ateşkesi desteklerken öte yandan sahada güç inşa etmeye devam ettiğini gösteriyor. Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde gündeme gelen ateşkes önerisine verilen destek, Ukrayna’nın uluslararası alanda barıştan yana bir pozisyon aldığı imajını güçlendirmeye yönelik. Ancak yabancı askerlerin Ukrayna’ya konuşlandırılması konusunun masada olması, savaşa dair yeni safhaların planlandığını ve Ukrayna’nın savunmasını yalnızca silahlarla değil, insan gücüyle de tahkim etme arayışında olduğunu ortaya koyuyor.
LAVROV-RUBIO GÖRÜŞMESİ: TEMAS SÜRECEK AMA UZLAŞI YOK
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun telefon görüşmesi, taraflar arasında diplomatik kanalların açık tutulduğunu, ancak henüz temel başlıklarda mutabakat sağlanamadığını gösteriyor. Moskova’nın yaptığı açıklamada geçen “temel nedenlerin ortadan kaldırılması” vurgusu, Rusya’nın yalnızca taktik değil, stratejik düzeyde Batı’dan taleplerinin bulunduğuna işaret ediyor. Bu söylem, Kiev’in NATO üyeliğinden askeri yığınaklara kadar birçok başlığın pazarlık konusu yapılmak istendiğini ima ediyor.
TRUMP’TAN EKONOMİK HAMLE: UKRAYNA İLE NADİR ELEMENTLER ANLAŞMASI
ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna ile nadir toprak elementleri üzerine bir anlaşma imzalanacağını açıklaması, savaşın yalnızca askeri değil, aynı zamanda ekonomik ve stratejik çıkar alanlarına dair bir mücadele olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu anlaşma, Ukrayna’nın Batı ekonomileri için yalnızca bir cephe hattı değil, aynı zamanda enerji ve teknoloji güvenliği için vazgeçilmez bir tedarik ortağına dönüştüğünü ortaya koyuyor. Trump’ın bu çıkışı, Washington’un Ukrayna’daki çıkarlarının kalıcı hale getirilmesi yönünde attığı ekonomik bir adım olarak değerlendirilebilir.
ZELENSKİY’DEN KRİTİK SINIRLAMA: ATEŞKES OLMADAN TOPRAK TARTIŞILMAZ
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin açıklamaları, Kiev’in Batılı müttefiklerine karşı belirli sınırlar çizdiğini ve savaşın geleceğine dair kırmızı çizgilerini hatırlattığını gösteriyor. Ateşkes öncesinde toprak meselelerinin gündeme alınmasına karşı çıkan Zelenskiy, Paris’teki temaslarında da bu sınırı korudu. Trump’ın temsilcisi Steve Witkoff’un açıklamalarına gösterilen tepki, Ukrayna’nın iç siyasetini belirleme hakkını yalnızca kendi halkına tanıdığını ilan eden bir diplomatik duruş anlamı taşıyor. Öte yandan Zelenskiy’nin Çin’in Rusya’ya barut ve top sistemleri gönderdiği yönündeki iddiası, savaşın doğrudan Çin-Rusya ekseniyle Batı arasındaki rekabete evrildiğini gösteren yeni bir başlık açtı.