Nicuşor Dan’ın Polonya hava sahasını ihlal eden Rusya’yı durdurmak için NATO’yu Baltık’tan Karadeniz’e kadar daha güvenli hale getirme çabasından bahsetmesi akıllara Soğuk Savaş döneminde SSCB’ye uygulanan çerçeveleme politikasının modern bir versiyonunun uygulamaya koyulacağı yorumuna neden oldu.
Romanya Cumhurbaşkanı Nicușor Dan, Ukrayna’ya “Özel Askeri Operasyon” düzenleyen Rusya'nın Polonya hava sahasını ihlal eden insansız hava araçlarına ilişkin bir açıklama yaptı.
Nicuşor Dan, Rusya'nın bu eyleminin, sürekli sınırları zorladığı ve barışa ulaşma çabalarına meydan okuduğunu bir kez daha gösterdiği görüşünü dile getirdi. Rusya'nın durdurulması gerektiğini belirten Dan, barış müzakereleri için baskı yapılması gerektiğini ifade etti.
Romanya'nın "müttefiki ve stratejik ortağı" olan Polonya ile tam dayanışma içinde olduklarını belirten Nicuşor Dan, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nü(NATO) özellikle de Baltık'tan Karadeniz'e kadar uzanan Doğu Kanadı'nı daha güvenli hale getirmek için birlik içinde hareket edeceklerini söyledi.
Yaşanan gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda Dan’ın bu açıklaması NATO’nun Rusya’ya karşı yeni bir konumlanışa sürüklendiği izlenimini kuvvetlendirdi.
POLONYA 4 DEMİŞ UKRAYNA 5. MADDEYİ İSTEMİŞTİ
Polonya Başbakanı Donald Tusk, düşürdükleri insansız hava araçlarının(İHA) ülkeleri için doğrudan tehdit olduğunu savunmuş ordu ve müttefikler için “ilk sınavın” başarıyla geçildiği değerlendirmesinde bulunmuştu
Polonya Cumhurbaşkanı Karol Nawrocki ise NATO Anlaşması'nın ortak tehditlere karşı danışma ve istişareyi devreye sokan 4. maddesinin işletilmesi olasılığının gündeme geldiğini söylemişti.
Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha ise Karol Nawrocki’nin açıklamasını yetersiz bulmuş ve doğrudan ortak hava savunması mekanizmalarının devreye sokulmasını isteyerek Anlaşma’nın ortak savunma yükümlülüğünü düzenleyen 5. maddesine işaret etmişti.
BALTIK’TAN KARADENİZ’E
Nicuşor Dan’dan gelen bu açıklamada bahsedilen Baltık Denizi’ne kıyısı olan NATO üyesi ülkeler Almanya, Polonya, Litvanya, Letonya, Estonya ve Finlandiya.
Karadeniz’e kıyısı olan NATO üyesi ülkeler ise Romanya, Bulgaristan ve Türkiye.
MODERN ÇERÇEVELEME POLİTİKASI
Polonya ve Ukrayna’dan gelen NATO’yu Ukrayna sürecine dair aktif bir pozisyon alan açıklamaların ardından Romanya’dan gelen bu açıklama akıllara 2. Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1945 ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin(SSCB) dağıldığı 1991 yılları arasındaki “Soğuk Savaş” döneminde NATO’nun SSCB’ye uyguladığı “çerçeveleme politikasını” getirdi.
Bu dönemde NATO, SSCB’nin komşu ülkelerin NATO çizgisinde siyaset yapan yönetimler tarafından yönetilmesine yönelik bir siyaset izlemişti. Bu siyasete ise “çerçeveleme politikası” adı verilmişti.
Dan’ın açıklaması, NATO’nun Rusya’ya yönelik modern bir çerçeveleme politikasını devreye sokmaya yöneldiği şeklinde yorumlandı.
ERDOĞAN NE YAPACAK?
NATO’nun bu yeni yöneliminin Türkiye’ye etkileri ise merak konusu oldu.
Adalet ve Kalkınma Partili(AKP) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her ne kadar NATO üyesi olsa da Rusya ile yakın ilişkilerde bulunarak uluslararası arenada bir “denge” siyaseti izlemeye çalışıyor.
Bu noktada Recep Tayyip Erdoğan en son Çin ve Rusya öncülüğünde kurulan Şanghay İşbirliği Örgütü’nün(ŞİÖ) 31 Ağustos – 1 Eylül 2025 tarihinde Çin’in Tiencin kentinde düzenlenen 25. Devlet ve Hükumet Başkanları Zirvesi’ne katılmıştı.
Türkiye ayrıca Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Batı hegemonyasına karşı “çok taraflılığı” savunan uluslararası ekonomik ve siyasi işbirliği örgütü BRICS’e de üyelik için başvuruda bulunmuştu.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, 4 Eylül 2024 tarihinde BRICS’e üyelik için resmi üyelik başvurusunda bulunduklarını belirtmişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Danışmanı Yuri Ushakov ise başvuruyu değerlendireceklerini belirtmişti.