Modern yüzyıl uygarlığının insanı, ulaştığı bugünkü formasyona ancak çok boyutlu dogmaların esaretinden büyük ölçüde kurtulmasıyla mümkün olmuştur. İnsan yaşamını ve uygarlığın gramerini güncelleyen insan aklı ne yazık ki bu var olan uygarlığı, çoğu zaman yok etme potansiyeline ve gücüne sahip “araçsal akla” teslim olmuştur.

Bugünkü modern dünyanın uygarlığı, en üst düzey yozlaşma biçimi olarak düşünülmesi gereken modern bir putperestlikle karşı karşıya…

Modern yüzyılın putperestleri, normal bir insanın, insani kavrayış ölçülerini aşan narsist saplantılarla, açgözlülüklerle, maddi güce ulaşma arzusuyla, kısa yoldan iktidara ulaşma ve onu yitirmeme anlayışıyla egolarının esaretine düşmüş durumdalar. Bugünün pragmatik Makyavelizm’i ise muhtemelen Machiavelli’yi de mezarında ters döndürüyordur.

Ve asıl konuya geleyim, ülkemiz, insan ve doğa kaynaklı felaketlerin girdabından bir türlü kurtulamıyor. Ölüm fermanlarını bu toplumun alın yazısına yazanlar ise gayet rahat görünmekte. İşte malum otel faciasına bakalım…

Mesele şu ki; bilimin ışığından ayrılmamak, yaşamımızı güvenceye almakla beraber, doğal afetlerden kaynaklı felaketleri, insan kaynaklı faciaları ve büyük insanî ve maddî yıkımları da önleyecektir.

Ülkemizde toplumsal yaşamın sürdürülebilirliği, insanca varoluşu için olmazsa olmaz olması gereken en önemli temel değerler, ilkeler ve kavramlar yozlaştığı için, daha ötesi adeta buharlaştığı için "kötülüğün sıradanlığı"na teslim olmuş durumdayız.

Türkiye'de kurumların yönetim anlayışına bulaşan egosantrik, ilkesiz pragmatik zihniyet yapısı, siyaset kurumunun neredeyse büyük bölümünü enfekte etmiş durumda.

Siyaset kurumunun sağlıklı bir şeklide yönetmesi gereken kentleşme politikası kapsamındaki imar politikası “imara göre yapı mı? yapıya göre imar mı?” Bu soruya kolektif ahlak ve kolektif akıl ile cevap vermek zorundadır.

Kentleşme politikası önemli ölçüde "kamu yararı" yerine "piyasa yararı" nın en yozlaşmış şekline teslim olarak "politik yarar/çıkar" ile kuralsız bir şekilde hâlâ sürdürülmektedir.

Kentsel rantların ortaya çıkardığı lümpen siyaset sınıfı, doğal siyasetin işleyişini, ayarını da bozarak, doğal afet ölçüsüzlüğünde yönetsel sorunlara, sorumsuzluklara, zafiyetlere, politik yıkımlara yol açarak, siyaseti ve onun kurumlarına olan güvensizliği ve yabancılaşmayı artırarak siyasetin canına okumaktadır.

Siyasi partiler bu anlamda siyasetin var olma gerekçesini neredeyse yok etmeye doğru giden, servet ve erdemin birbirine düşman edildiği bu garabeti çözmek zorundalar. Çünkü, toplumun, cari siyasette faaliyette bulunanların sözlerini bir tarafa bırakın, fizyonomilerine dönük algısı ise tanımlanması zor boyutlara ulaşmış durumda.

Ana akım siyasi aktörlere ve politik figürlere olan tarihsel ve güncel politik nefretin nelere yol açtığını anlamak için bugünkü ABD ve geçmişin ve bugünün Avrupa’sına bakılabilir… Toplumların uçlara kayma ve radikalizme savrulmalarının politik patolojisine iyi bakmak gerek…

Bu vesileyle de Bolu Kartalkaya'daki Grand Kartal Oteli'nde yaşamını yitiren yurttaşlarımızın ruhları şad olsun...huzur içinde uyusunlar...