Dünya bir eşiğin arifesindeyken, bu iki temsilci ve ilişkiler ağı tesadüf olabilir mi? Tarih tekerrür mü ediyor, yoksa denenmiş olandan ders mi çıkarıyorlar?
Ortada aydın kalmadığında herkes bir ağacın bir dalından tutup, kendi çıkarları doğrultusunda yorum yapar.
Macron çözümsüzlüğe Türkiye’yi de dahil etmek istiyor ve daha da önemlisi Türk hükümetinin buna çok ihtiyacı var.
Teori ana eksense, pratik hareketli alandır. Teoriniz sağlam olabilir ama pratik alanda, pratik manevralar yapamazsanız kötürüm olursunuz.
Yeni Soğuk Savaş” devam ediyor ve biz bir öncekine bakarak kendimize bir yol çizmeye çalışıyoruz. Yeni dünya Yeni Soğuk Savaş stratejisiyle belirleniyor.
Soğuk Savaş’la birlikte dünya yeni bir yol ayrımına girdi demiştik ve Yeni Soğuk Savaş da dünyayı yeni bir yol ayrımına getirmek üzeredir.
Neoliberallerin en iyi yaptığı şey kavramları boşaltmak ve ters yüz etmek olmuştur. Kavramları farklı okumak olayları da farklı değerlendirmek anlamına geliyor.
Sosyalistlere ve ilericilere düşen görev bu tarihi süreçte daha fazla itici güç olmalarıdır.
CHP kurultayında en zayıf halka olarak seçimi kazanan Özgür Özel ile bugüne gelen Özgür Özel arasında fark vardır.
Bu söyleyeceklerimin çok tartışmalı olacağını biliyorum hatta bazıları tarafından delilik olarak adlandırılacağını bilerek başlıyorum yazıma.
Türk Marksizm’inde kalıpları zorlamak, kalıpların dışına çıkmak hep bir yalnızlık ve korku öğesidir. En çok da Marksizm’in dışına düşer miyim korkusu hâkimdir.
Peki bu gidişatı tersine çevirebilecek bir sol güç var mıdır? Ya da daha doğru ifade edecek olursak, solun itici gücü CHP’yi ne kadar etkileyecektir?
Bu bağlantı sizi https://abcpolitik.com dışındaki bir siteye yönlendiriyor.